Mavi Gözlü Dev
- liteart
- 30 Oca 2021
- 2 dakikada okunur
Her insan zaman zaman sarılır şiirlere, şairlere. Bir romanda, bir öyküde, bir şarkıda aradıklarını şiirlerde de arar. Acısını belki, belki öfkesini ya da aşkını anlatan şeylere sığınmak ister. Dile getiremediklerini arar insan. Onları anlatabilen, o duyguları hissedebilen insanları, yazıları arar kendince.
Bu bakımdan, aradığı şey evrenseldir insanoğlunun. Tüm dünyanın ortak duyguları olan aşkı, sevgiyi, hüznü, neşeyi belki kendi memleketinin belki başka memleketlerin insanında bulmaya çalışır. Kimden okursa okusun evrenseldir şiir. Kimin şiirlerine sığınırsa sığınsın evrenseldir şair.

İnsana dokunmayı bilen, özlemi ve sevgiyi en güzel kelimelerle kalemine yansıtan bir şair Nâzım Hikmet de. Birçok kez cezaevinde yatmış, birçok kez ülkesini terk etmek zorunda kalmış, birçok kez aşık olmuş… Özlemi hep yaşamış, hep yüreğinde beslemiş bir şair kısacası.
Yalnızca şiirle değil, tiyatro ve resimle de ilgilenmiş kendisi. Hayatını hep dolu dolu yaşamaya çalışmış aslında. Hep sevmiş, yalnızca sevmiş. Hayatına birçok kadın girdiğinden gerçekten de ‘‘aşka aşık’’ bir adam kendisi. Defalarca evlenip defalarca aşık olmak kolay değil. Sevmeyi bilmeyenlerin ülkesinde aşka, sevgiye küsmemek de kolay değil.
Elbette Nâzım Hikmet’in sevgi/aşk anlayışı tartışılır, bağlılığı veyahut sevgisinin gerçekliği de öyle. Ancak tüm bunların ardında kabul etmeliyiz ki yaşadığı her aşk, akıl almaz şiirler doğurmuş. Hangi şiirine baksak bir parçamızı görebiliriz, hangi şiirini okusak aşkın o acısını, hüznünü hissederiz. Tıpkı diğer tüm şairler ve şiirler gibi, Nâzım Hikmet ve Nâzım Hikmet’in şiirleri de evrenseldir.

İlk Film
Nâzım Hikmet’in hayatını konu alan ilk filmdir Mavi Gözlü Dev. Sonrasında çekilen ‘‘Merhaba Güzel Vatanım’’ filmi de var fakat onu henüz izleyemedim ben.
Mavi Gözlü Dev filmi, Nâzım Hikmet’in Bursa’daki hapishane yıllarını anlatan, kimisi için sıkıcı, kimisi için mükemmel ama kesinlikle çok değerli ve kaliteli bir iş. Oyuncular ve oyunculuklar zaten fazlasıyla başarılı.
Nâzım Hikmet’in birçok şiirini içinde barındıran bu filmde ‘‘Davet’’ şiiri de bestelenerek filmin son sahnesine konmuştu ve belki de en güzel sahnelerden biriydi. Geçmişi anlatan sahnelerin siyah-beyaz oluşu ise benim hoşuma gitmişti.
Filmde geçen birçok mükemmel sahne ve müthiş sözler var. Bunlardan aklımda kalanların biri ise, ‘‘Düşünmenin suç olmadığı bir dünya kurulur mu dersin?’’ cümlesiydi. Bu cümle ile aklıma ilk gelen şey, onca senenin ardından maalesef ki öyle bir dünyanın hâlâ tamamen kurulamamış olmasıydı. Yine de bunun umuduna sarılmak ve bunun için çabalamak, belki de geçmişteki ve günümüzdeki herkese borcumuzdur.

Nâzım Hikmet bende çok değerli bir şairdir. Hiçbir şairi ayıramam, şunu çok daha fazla seviyorum diyemem çünkü her birini ayrı ayrı seviyorum, ama Nâzım Hikmet’e geldiğimizde galiba bir başka oluyorum. Çünkü anısı olan kitapları, filmleri, müzikleri, yazarları kalbimizde ve yaşamımızda daha ayrı bir yere koymamız gibi, anısı olan şiirleri ve şairleri de ayrı bir yere sığdırıyoruz. Aslında bir nevi onlara esir oluyoruz.
Yine de, filmde söylendiği gibi, ‘‘Mesele esir olmakta değil, teslim olmamakta bütün mesele.’’
Anılarımıza ve acılarımıza teslim olmamamız dileğiyle…
Comments